OGame galaksiler arası fetih oyunudur.
Oyuna fazla gelişmemiş bir gezegenle başlar, ve sonrasında güçlü bir imparatorluk kurmaya çalışır; aynı zamanda büyük çabalarla elde ettiğin sömürgelerini de savunursun.
En yeni teknolojilere sahip olma amacını gerçekleştirebilmek için ekonomik ve askeri alt yapını kur.
Hammadde ihtiyacını sorunsuzca karşılayabilmek için diğer imparatorluklara karşı savaş.
Acil hammadde ihtiyacını karşılamak için diğer imparatorlarla müzakereler yaparak ittifaklar kur, veya ticaret yap.
Çıkarlarını tüm evrende gözetebilmesi için bir filo kur.
Hammaddelerinin depolanmasını gezegenin üzerindeki geçilmez savunmanın arkasında yap.
OGame sana sınırsız imkanlar sunar.
Komşularını terorize mi edeceksin? Yoksa yardıma muhtaçların intikamını mı alacaksın?
İşin komik yanı bu hikayenin aslında sizin zamanınızda henüz yaşanmamış olması. Size bu hikayeyi gerçekte her olayın paralel yaşandığını anlamanız için anlatacağım. Geçmiste yaşanan her şey günümüzü, ve günümüzde yaşanan her şey de geleceğimizi oluşturur. Ve biz de aslında insanin geleceği değiştirmeden geçmişe nasıl dönebileceğini keşfettik. İnsan geleceği sadece, onu kendisi yaşayabilirse değiştirebilir. Bunu anlaması belki cok zor ama gerçek bu işte. Anlar ancak yaşanırsa gerçekten değiştirilebilir, yani geçmişin yaşanmış bir parçasını oluşturuyorlarsa. Sen de şu andan itibaren kaybolacaksın ama yine de her şey aynı kalacak; çünkü bu yaşananlar aslında benim geçmişim. Neyse ben en iyisi size bu şekilde işkence çektirmeyi bırakıp, hikayemi anlatmaya başlayım.
Her şey 2250 yılında başladı. Bu yıla Alfa yılı da denirdi aramızda. Bu yılda insanlar galaksiler arası bir uçuşu 3 dakikadan biraz uzunca sürede gerçekleştirerek, o zamana kadar hiç bir sondanın başaramadığı inanılmaz önemli bir başarı elde ettiler.
Yanmalı motor takımı adını verdiğimiz tekniğin bu yeni çeşidiyle ( Motor takımları eski yöntem arkadan itme sistemine göre çalışıyorlardı) insanlar ışık hızı ile uçabilmeyi keşfettiler. Tabi ki çok eskiden de uçabilirdi insanoğlu, ama şimdiye kıyasla inanılmaz az mesafe katedebiliyordu. İnsanoğlunun yeterince uzay seyahati tecrübesi yoktu. Daha uzak bölgelere ulaşabilmek, yeni macera çeşidi olmuş ve insanlar bu amaçla yeni tekniklerin peşinde koşmaya başlamışlardılar. Bu noktada insanlar arasındaki rekabetin çok yüksek olması da gelişime büyük katkıda bulundu . Boeing bu motor teknolojisinin daha da gelişmesi için büyük çaba sarfetti. Dünya yüzeyinde bu motorları kullanmak çevreye verdikleri zarar yüzünden ,yasaklanmıştı; ama uzayda bu konuda geçerli olan kurallar daha farklıydı. Airbus firmasi ise bu fazla güvenilir olmayan ve henüz çok gelişmemiş teknolojiyi değiştirmek niyetindeydi. En başlarda bu motor takımlarını kullanan gemilerin cok sık patlamaları olumsuz bir hava estirdi. Ancak yüksek atom fizikcisi Albert Ainstein Y-parçalarının tek başlarına değil de, bu oluşumdan önce başka gazlarla birlikte denkleme girdikleri ve yandiklari, çok daha sağlam ve etkili olan bir teknoloji çeşidi keşfetti. Ama başkaları da galaksileri araştırmaya başlamıştı ve ilk gezegenlerarası uçuşlardan çok kısa bir süre sonra çok daha güçlü motorlar kullanılmaya başlandı. Amaç uzun uçuş sürelerini kısaltmaktı. Yeni motorların çalışması için deuterium maddesi gerekiyordu.
Dünyadaki tüm su kaynaklarının ne yazık ki sadece yüzde 0,015 i deuterium izotopundan oluşuyordu. Bu da varolan bu izotop miktarının yeterli olmayacağını gösteriyordu. Ülkelerin bilim adamları on yıllarca deuterium miktarının nasıl arttırılabileceği konusunda araştırmalar yaptılar ve sonunda Quasar patlaması sonucu ortaya çıkan bir çeşit Y-gazının yardımıyla yeni bir motor geliştirmeyi başardılar. Bunun çalışması Y-gazının ve deuterium maddesinin birleşimi sonucu mümkün oluyordu. Bu iki gazın yanması sonucu ortaya çıkan çok büyük miktardaki enerji ile gemiler daha hızlı gidebiliyorlardi. Friedrich Terrane isimli bilim adamı bu tezden yola çıkarak yeni bir mekanizma geliştirdi. Bu tez bir çok bilimadamı tarafından teorik anlamda çok eleştirildi ve eldeki bilim seviyesine göre böyle bir mekanizmanın asla geliştirilemeyeceği iddia edildi.Ama bu mekanizma pratikte de çalıştı! Bu yeni motor takımı inanılmaz bir yeniliğe imza attı, ve insanlara galaksiler arası yolculuğu çok daha kısa sürelerde yapma fırsatını sundu. Boş alan ve kolonileştirilebilecek bölge başlangıçta çok fazlaydı. Böylece on yıllar hatta refah ve barış dolu yüzyıllar geçti. Yüzlerce yeni ülke kuruldu. Yeni hazineler ,yeni kültürler yaratıldı. Evren sakin ve huzurluydu:
Fırtına öncesi sessizlik.....
Daha uzak yerlere yolculuk edebilmek için, bu uzun zamandan sonra bile yeni teknolojiler geliştirildi. İnsanlar yine sınırları zorlamaya başlayaraktan yeni yeni arayışlar içine girdiler. Ancak bir gün birkaç öğrencinin yanlışlıkla keşfettiği hiper ortam motoru tüm bunlara gölge düşürdü: Bu yeni motor boyutlar arasından geçerek onların etkilerini yok eden bir kabarcık üretiyordu. Asıl önemlisiyse 4. ve 5. boyut arasında da işe yaramasıydı. Bu kabarcık içinde 4 boyutlu ortamın kuralları geçerliydi ve bu da eldeki gemilere zarar gelmesini önlüyordu. Normalde uçus yönünde tüm galaksi görülebilir. Ama bu yeni mekanizma ile çok daha ilerdeki dünyalar keşfedilebiliyordu. Xentronium elementinin, bir halk tarafından kolonilerin birinde keşfine kadar gezegenler arasında var olan az bir sorun da diplomasi aracılığı ile kolayca çözülüyordu. Sorun bu elemente sahip olanın tüm galaksiye hükmedebilecek güce sahip olacağının anlaşılmasıyla başladı.
Savaşın yakında başlaması gerekiyordu.....
Önümüzdeki yıllarda bu elementten sadece 1,5 Mikrogram çıkarılabilirdi. Terran ırkının bölgesinde bulunduğu için sadece Terran halkı bundan yararlanabilirdi. Xentroniumun bir mikrogrami 10.000 terran güneşinin verdiği enerjiyi sağlıyordu! Ve kıskançlık ,açgözlülük sonucu ilk düşmanlıklar başlamıştı bile. İlk başta Terran yanlıları ve Terran karşıtları olarak iki ittifak kuruldu. Nostradamus zamanında çok büyük bir güç uğruna 150 yıl sürecek bir savaşı iddia etmişti. Ama bu savaş önümüzdeki 300 yıldan daha uzun sürecekti. Binlerce halk ya yok edildi ya da başka halkların boyunduruğuna girdi. Hayatta kalmayı başarabilen bir kaç halk, bu savaşın nasıl sona ereceği konusunda çoktan kafa yormaya başlamıştı. Ama kaçacak yer var mıydı? Savaşın başlamasından 125 yıl sonra, Kaçak Halklar Bilim Birliğine bağlı bilim adamları tarafından, sabit olmayan Beryllium kullanımıyla bir geminin içinden geçerken yok olmayacağı siyah bir delik yaratıldı. Bu keşfin tek eksi yanı, açılan siyah deliğin tek bir yönde ilerleyen beyaz bir delikle birleşme ihtimali...
Birkaç başarılı denemeden sonra kaçaklar için özgürlük gemilerinin hazırlanışına başlanıldı. 25 yıl daha geçmişti ve durum Terran yanlıları ittifağı için hiç de iyi görünmüyordu. Karşıtlar evren için çok yıkıcı olan Omega silahını devreye sokmuşlardı. Bu omega silahi ve yaydığı enerji galaksinin bazı kesimlerini tamamen yok etmisti. Tüm hızıyla gezegenleri yok ediyor, ırkların kökünü kurutuyor ve insan yaşamını yok ediyordu; hesaplara göre bu sürecin devamı durumunda 24 yıl içinde tüm galaksi yok olabilirdi. Kaçmaya çalışanlar da, bilimin yardımı ile siyah delikler arası yolculuk yapıyor ve hayatta kalmak için son şanslarını da kullanıyorlardı! Geri dönüşü olmayan bir yola girilmişti...
Yeni bir yaşam
Günün birinde beyaz delik insanları içinde sadece tek bir gezegende hayat olan yepyeni bir galaksiye çıkardı. İnsanlar bu gezegende çok garip bir halk olan Lejyonerler ile karşılaştılar. Teknik açıdan insanlarla aynı seviyedeydiler ve en önemlisi Terranlı olsun olmasın herkese çok iyi davranmalarıydı. Bu halk insanlara galaksilerine yerleşme izni verdi ama iki de şart koştu: Her halk en fazla 9 gezegende yerleşim kurabilir, ki mevcut yer herkese yetsin. Ayrıca her ırktan bağımsız olarak, tüm galaksi üzerinde söz sahibi olan ve kararlar alabilen bir meclis kurulmalıydı. Halklar bu oluşumu onayladılar ve ticareti, ilişkileri kontrol eden, barışın sembolü olan bağımsız bir meclis de kuruldu.
Yeni bir uygarlık oluşumu başlamıştı...Soruyorsundur kendine bunu sana niye anlattığımı. Şöyle desem: Sana burada benimle birlikte geleceğe gelme şansı tanıyorum. Takip et beni,ve şansını dene. Başlangıç için sana görkemli bir gezegen üzerinde hakimiyet sağlıyorum. Aynı zamanda bu gezegenin üzerinde gelecekteki uygarlığını kurabilmen ve halkını yerleştirebilmen için yeterince boş alan da var. Güce ulaşabilmek için her şeyi kendin kurman ve geliştirmen lazım. Eminimki, çok memnun kalacaksın. Şu önündeki zaman kapısından geç ve yeniliklerle dolu bambaşka bir dünyaya gir. Başlangıç çok zor olacaktır. Halkına refah ve huzur getirip getiremeyeceğini zaman gösterecek. Şimdi seni yalnız bırakıyorum, karar tamamen sana ait. Bol Şans!